Schopenhauer'in Aşk Hakkındaki Görüşleri Üzerine



Schopenhauer’in aşk üzerine yaptığı tespitleri kabullenemeyen romantikler çaresizce Schopenhauer’in annesiyle olan ilişkilerini anlatarak ad hominemle sorunu çözdüklerini düşünmektedirler. Eğer gerçekten Schopenhauer’in yanıldığını göstermek istiyorsak onun fikirlerini incelemeliyiz. Ben kendisinin aşk konusundaki doğruyu kısmen yakaladığını fakat kısmen açık da bıraktığını düşünüyorum. Kendisi aşkı sadece iki birey arasındaki cinsel ilişki ve bunun sonucunda oluşacak olan çocukla ebeveynlerin genlerinin devamlılığın sağlanması olarak görmektedir. Bu çok ciddi bir genelleme. Buna karşıt pek çok örnek bulunabilir. Mesela eşcinsellerin aşkını nereye koyacağız? 60’lı yaşlarında sonra aşık olan çiftleri nereye koyacağız? Kısır olan bireylere aşık olan insanları nereye koyacağız? Schopenhauer’ın aşk tanımı bu sorulara cevap veremez gibi görünüyor. Ama tanımı tamamen yanlış değildir. Aşkı, genlerin devamlılığının sağlanması olarak görmek doğru bir yaklaşımdır. Zira, evrimin aşkı oluşturmasının nedeni genlerin devamlılığının sağlanmasıdır. Schopenhauer’in burada yanıldığı kısım genlerin devamlılığını sadece ebeveynlerin kendi oluşturdukları bireylerin devamlılığının sağlanması olarak görmesidir. Eğer genlerin devamlılığını hem bireyin kendisinin devamlılığını sağlanması, hem de üreyerek oluşturduğu bireylerin devamlılığın sağlanması olarak görürsek sorunlar çözülür gibi görünüyor. Kısır, eşcinsel, menopoza giren kadın ya da ona aşık olan adam aşk ile kendi mutluluklarını dolayısıyla da kendi var kalma yetilerini (conatus) arttırmaktadırlar. Böylece halihazırda var olan kendi genlerinin devamlılığını sağlamaktadırlar.



















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İdam Cezasının Cinayetler Üzerinde Caydırıcı Etkisi Var Mıdır?

Bir Müslüman ile Gayrimüslim Kuran Yorumu Konusunda Anlaşabilir Mi?

Gençlerde Artan Dinsizlik Üzerine Bir Değerlendirme